17 Ağustos 2016 Çarşamba

17 Ağustos 2016 itibariyle Türkiye’de Deprem Güvenliği

17 Ağustos ülkemizde yaşanan en büyük ve unutulmaz felaketlerden biridir. O günden itibaren deprem farkındalığı ve güvenliği konusunda ciddi kararlar alındı ve önemli bir sürece girildi. Bu süreç günümüzde devam etmekle birlikte önümüzde hala katedilmesi gereken uzun bir yol bulunmaktadır.


Özellikle, 2012 tarihinde TBMM’de geçen ve kamuoyunda Kentsel Dönüşüm Yasası olarak bilinen Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanunda; Deprem öncesi alınacak tedbirleri düzenleyen bu yasayla, kötü yapıların yıkılarak, bütüncül bir planlamayla düzgün yapılaşmanın sağlanacağı ve yerel malzeme kullanılarak yerli üretimin teşvik edileceği belirtilmesine karşın belirlenen amaç doğrultusunda gerekli uygulamalar tam anlamıyla yapılamamıştır. Halen Ülkemizde 17 Ağustos 2016 itibariyle, 19 milyon mevcut yapı stokunun % 67’sinin ruhsatsız, % 60’ının ise 20 yaş üstü yapılardan oluştuğu düşünülürse, mevcut bina stokunun yarısının güçlendirilmesi ve ülke genelinde 20 yılda 14 milyon konutun elden geçirilmesi gerektiği görülmektedir.

Geçtiğimiz yıldan bugüne, değişiklikleri TÜİK verilerine göre değerlendirmek gerekirse, 2015 yılında eksi değerlere inen yeni inşaat ruhsatları ve yapı kullanım izin belgeleri, 2016 yılında bina sayısı bazında bakıldığında artış göstermiştir. 2016 yılının ilk üç ayında bir önceki yıla göre, Yapı Kullanım İzin Belgelerinde artış oranı %2.6 olurken,  bina ruhsatlarında bu oran %28'e ulaşmıştır. Diğer bir ifadeyle, içinde yaşamın başladığı yeni bina sayısı artışı %2.6 (yaklaşık 24.000 adet bina) olurken, inşaatı başlayan bina sayısı artış oranı ise %28 (yaklaşık 33.000 adet bina) olmuştur. Bu değerleri, Ülkemizde depreme güvenli yapı sayıları ile karşılaştırdığımızda, yapacağımız çok işimiz olduğu ortaya çıkmaktadır.

Bayındırlık Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü eksperlerinin 17 Ağustos depremi sonrası bölgede yaptıkları inceleme neticesinde verdikleri raporlarda, donatılı gazbeton yapı elemanları ile taşıyıcı sistemi inşa edilmiş olan binlerce konutun 1999 Marmara Depremini hasarsız olarak atlattığını belgelemişlerdir.  

Hafif bir kagir yapı malzemesi olan gazbeton, yapılara ek yük getirmez. Böylece depreme karşı yapının dayanımını artırır. Bunun yanında gazbeton, A1 sınıfı hiç yanmaz bir yapı malzemesidir, deprem sonrası çıkabilecek yangınlarda yaşam güvenliği ve yapı güvenliğini sağlayarak, büyük kayıpların engellenmesine katkıda bulunmaktadır.


1999 Marmara Depremini takip eden yıllarda, yapıların deprem güvenliğinin sağlanması yolunda atılan adımlarda, kendi sektöründe çabalarını arttırarak sürdüren TGÜB, “donatılı gazbeton yapı elemanları ile taşıyıcı sistemi inşa edilen yapıların geliştirilmesi doğrultusunda ARGE çalışmalarını başlatmıştır. Bu çerçevede, iki yılı aşkın sürede ODTÜ ve İTÜ işbirliğinde yürütülen taşıyıcı sistem için ARGE çalışmaları sonuçlanmak üzere olup tasarım kriterleri oluşturulacaktır. Hiçbir taşıyıcı sisteme ihtiyaç duymadan Gazbeton Yapı Elemanları ile depreme dayanıklı yapıların inşa edilmesini sağlayan sistem, ülkemizde deprem güvenli, yangın güvenli, enerji verimli, sağlıklı, çevre dostu, çağdaş yapıların çoğalmasına katkıda bulunacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder